90 yazı bulundu
Sıralama :
Yazarı: Reşat Nuri Güntekin Reşat Nuri, 1889–1956 yılları arasında yaşamıştır. İlköğrenimini Çanakkale’de yaptıktan sonra, İstanbul Dârü’l-Fünûn’da Edebiyat Bölümünü bitirdi. Liselerde öğretmenlik, müdürlük, Milli Eğitim Bakanlığı Bakanlık Mü...
Geçen yıldan beri aklıma takılan bir konu üzerinde kısa bir yazıyı paylaşmak istiyorum. Bunu yazmaktaki amacım sadece bilgi edinmek içindir. Büyük yayınevlerinin yayın listesi kapsamında olup, yine büyük satış mağaza zincirinden son bir yıl ...
Yazarı:Reşat Nuri Güntekin Özet: Şahin Efendinin babası öldükten sonra, köyde çobanlık yaparak annesine bakmak zorunda kalmıştır. Bunun yanısıra medresede öğrenimi sürdürmektedir. Medresede gördüğü eğitiminde etkisiyle, onu hasta edece...
kâlûbelâ’dan beri niçin duymak istemeyiz niçin görmek istemeyiz gerçekleri? (H. E.) Geçen hafta, TV’deki “Muhteşem Yüzyıl” dizisinin reklam arasında, bir dost telefon etti: Diziyi izleyip izlemediğimi sordu önce. “-İzliy...
Reşat Nuri Güntekin 1889’da İstanbul’da doğmuş, Edebiyat Fakültesini bitirmiş, birçok lisede öğretmenlik, müdürlük, MEB müfettişliği yapmış birisidir. Romanlarının, hikayelerinin, tiyatro eserlerinin yanında çeşitli çevirileri de vardır. Reşa...
İşin kolayını bulmuşuz! Sorumsuzluğu, önlem almayışı, beceriksizliği, “kılıfına uydurma”yla örtmüşüz! Ne de güzel bir yol! Kendimizi kurtaran, insanımızı tepkisizliğine götüren bu yol, “kılıfına uydurma”, otoyol rahatlığında olmuş bizi...
Bunca temenni dilekler Vız gelir çarkıfelekler Bana eğilsin melekler Madem ki ben bir insanım.. - Aşık Daimi / Kainatın Aynasıyım - Herseyin yaratılmasi için asıl kaynak olan ışık, yeryüzüne güneş vasıtası ile can verir.. Geçmi...
Ankara, Ocak 2002 Recai merhaba... Karlı, buz gibi soğuk bir Ankara’dan yazıyorum sana. Dün akşam kitapçıları dolaşıyorum. Her yaştan insan var. Çoğu soğuktan korunmak için orada. Bir kısmıysa dergileri, kitapları karıştırıyor. Birkaç dergiyi karı...
Tespitim şu: Dilin hâlâ kullanımda olan kelimeleriyle “oynamak” (istenmeden de olsa) o kelimelerle üretilmiş “eserler kütüphânesi”ni ateşe vermektir. Geçmişte “liseli gençler” Türk Klâsikleri’ni rahatlıkla okuyabiliyor ve sözlük kullanıyorlardı. Şim...
Dünkü özet cümlemde şöyle demiştim: Dilin hâlâ kullanımda olan kelimeleriyle “oynamak” (istenmeden de olsa) o kelimelerle üretilmiş “eserler kütüphânesi”ni ateşe vermektir.) Üstelik o zamanlar (1980) “liseli gençler” Türk Klâsikleri’ni rahatlıkla oku...